Sensiz Olmaz 2012 Aralık’ta çıktı sanırım… Blog yazılarının toplanması, bir araya gelmesi, internet linklerinden değil de kağıdın sıcağından okuyalım diye… Zaten çıktıktan sonra yine Down Sendromu Derneğine tüm geliri bağışlandı, raflarda yerini aldı, sanırım 3 baskı da yaptı… Ama artık baskısıyla pek uğraşmayacağız gibi gözüküyor.-) Web sitemizde, kitabımızın linkinde kitabın kendisi de bulunsun istedim… Buradan günlük paylaşımları yapıp, daha sonra tamamını paylaşılabilir durumda burada tutmanın, kitabı nerde buluruz sorularına destek olacağına eminim…
"Genel" kategorisindeki yazıları / Page 14
En Son Sözlerden Bir Karma:
Muhteşem bir organizmayız. Hislerimiz, yaratımımız, değişimimiz, sürekli gelişimimiz… Hiç birimizin birbirine benzememesi, her birimizin eşsiz olması, hepimizin kattığı farklı güzellikler hayata.
Her gün, her günün her saniyesi hala büyük bir şaşkınlıkla bakıyorum hayatın her zerresine. Bazen kendi kendime gülme krizine giriyorum hatta. Hani cool bir kadınım, dışarıdan bakıldığında gayet de normal gözükebiliyorum zaman zaman. Ama kendimi o şaşkınlıkla yakaladığımda, bir de olur da insanlarla göz göze gelirsem o anda, kahkahamın sesi, beni bile yerimden zıplatabiliyor bazen.
Enerji Kemirici Duygular:
Genele bakıldığında her şey olduğu şekilde muhteşemdir. Dualite, sadece algısal bir şartlanmadır. Anlayışımızı ve deneyimlerimizi çeşitlemek, genişletmek, kolaylaştırmak için hep karşıtlar dünyasının iki yanından da yardım alırız. İyi varsa kötüden, güzel varsa çirkinden, kolay varsa zordan bahsedebilecek bir hale geliriz.
Hislerde de aynı şey geçerlidir. ‘’İyi’’ diye adlandırdığımız hisler vardır: Aşk, sevgi, mutluluk, huzur, keyif, tutku, bunlardan sadece bir kaçıdır. İçinde bulunduğunuz hisle beraber kendinizi iyi hissediyorsanız, bu, ruhunuzun arzularıyla ve kendi ışığıyla paralellik içinde yaşamınızı sürdürdüğünü göstermektedir.
Bedenimiz çok ilginç bir mekanizmadır. Hem olabilecek en salak manipülatif davranışları yapabilecek kadar sığdır, hem de hayatınızda olan biten her şeyi size gösterebilecek kadar net bir yansıtıcıdır.Yaptığı şeylerden biri de hayatla bağınızın ruhunuzun özüyle ve gerçekliğiyle ne kadar paralel gittiğini göstermektir. Bedenimizdeki her bölge, organ, bölüm, içimizde var olan bir duygunun dışa vurulum işlevini üstlenmiş gibidir. Bedenimizi nasıl okuyacağımızı öğrendiğimizde, hem kendi bedenimize hem de düşünce kalıplarımıza da ulaşmaya, onlara hâkim olmaya, onları değiştirmek için nasıl çalışmamız gerektiği bilgilerine ulaşmaya başlarız. Bu, kendi bedenimiz üzerinden kendimizi çözmemize yardımcı olabildiği gibi, etrafımızdaki insanları da daha detaylı ve derinden tanıyabilmemize yardımcı olabilir.
Çakralar:
Beden –Zihin- Ruh üçlüsünden bahsettiğimizde, bunların bütünün bir parçası olduğunu, her birini en doğru şekilde kullanarak bütünü daha olumlu bir yana çekeceğimizden bahsetmiştik.
Bu üçlüden bahsederken, işin ruh- duygu boyutundan çok bahsetmediğimi biliyorum.
Ego Oyunları ve Şükran Prosesi
Bir önceki bölümde şükran prosesini yapmanızı söyledim ama şükran prosesinin ne olduğunu anlatmadım.
Şükran prosesi bizim için çok önemli bir çalışmadır ve sadece bu çalışmayla bile birkaç bilgiyi kullanarak, bütün hayatımızı çok daha mutlu ve keyifli hale dönüştürebilirsiniz.
Şimdiye kadar size birçok bilgi verdim. Bu bilgiler, uygulanmadığı zaman, hiçbir işe yaramayacak bilgiler. Uygulanması, deneyimlenmesi, dönüşüme sokulması gereken bilgiler bunların hepsi, fark yaratması için zihninize almanız gerektiğini düşündüklerim.
Madde Enerjisi:
Sanki bunu anlatmak, diğerlerini anlatmaktan daha zor olacak ama beni dinleyin, takip edin. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. – 10-12 sene önce gerçekten de zordu bunu anlatmak.-))Ama yıllar içinde maddenin içinde tuttuğu enerji daha bilinir, daha görünür oldukça, sadece bununla ilgili çalışan arkadaşlarımız dünyada yayılınca, daha çok öğrenci, daha çok uygulayıcı hayatına kattıkça ve hissettikçe, fark ettikçe, paylaştıkça… İş kolaylaşmaya başladı… Ama siz yine de gözünüz açık okuyun ve uygulayın artık kolay demeden.-) Bu yazıyı buraya eklediğim bugün 2020 yılına girmek için 2019’un son gününe uyandığımız gün.. Sabah gözümü açıp kahvemi elime alır almaz sevgiyle, şükranla, aşkla yaşadığım yılı, yine aynı hislerle uğurlamak için evin içinde dolanmaya başladım: Bu yıl bana, bu yılda olan Banu’ya hizmet etmiş, ama hizmetini artık tamamlamış ne olabilir, kim nereye- kimin evine hizmete gitmek istiyorsa parmak kaldırsın dedim sanki içimden.-)) İki dönüşüm torbası dün aşkla evimde hizmette olan, bugün yeni yerlerine gitmeye hazır bile.
Bölüm 5.
Bedensel Hücre Hafızası
Düşünce kalıplarımızın farkına varmak, onlardan sıyrılmak, zihnin çalışma sistemini düzene sokmak, ağızdan çıkanın farkına varmak, gerçekten kim olduğumuzu anlayabilmek için yaptığımız çalışmalarda çok büyük önem taşıyor.Ama tahmin edersiniz ki tek başına yeterli değil.
Bu kalıplara inanış sürecinde yaratılan deneyimlerin içinden geçerken, yani yarattıklarımızı canlı canlı yaşarken, bunun bize hissettirdiği her şeyle bu kalıplar, hücre hafızasına depolanır.
3. Bölüm
Evrensel Hipnoz
Hipnoz, öyle hokus pokus bir şey değildir.
Hipnozdan bahsedildiği zaman bir çoğumuzun aklına, elinde pandülüyle bir diğerinin karşısına geçmiş,pandülünü sallarken bir yandan ‘’Uyuuuu..Uyuuuuuuuuu’’ diyen bir adam görüntüsü geldiğini tahmin edebiliyorum.Ama hipnoz konumuna geçmek,beyin dalgalarını oraya geçirmek, her zaman bu kadar gözle görülen bir eylem olmayabiliyor.
‘ Dünyaları Ben Yarattım ‘ aslında ”hadi ben bir kitap yazayım” diye yazılmadı seneler önce..
Seneler önce diyorum, e doğru diyorum , galiba ilk basım tarihi 2011 çünkü.. 8 yıl olmuş, hak etmiş seneler önce lafını.-))