"Genel" kategorisindeki yazıları / Page 17

Sanrıların Yarattığı Sancıdan Doğuma…

man-690201_960_720Kendini paylaşma sanatı değil midir tüm ilişkiler??

Her yeni ilişkide kendimizi biraz daha tanımaz mıyız?? Kim olduğumuzla, kim olmayı seçtiğimizle, kim olmaya zorlandığımızla yüzleşmez miyiz??

Her yeni bileşende başka bir parçamızı aktive etmez miyiz??

Aktive ettiğimiz taraflarımızla yüzleşmek yerine bazen parmağımızı karşıya uzatmayı seçmez miyiz?

Kendimizi gördüğümüzde her ilişkide daha da fazla, tanıdığımızda, bazen gördüklerimizden korkmaz mıyız??

Ne yapacağımızı bilemez tarafımızla yok olmayı seçmez miyiz??

Kendimizi paylaşmak ve ihtiyaçlarımızı doyurmak arasında iki koca farkta karışmıyo mu ilişkinin çizgileri?? Kafalar?? Duygular?? Davranışlar??

Kendini paylaşmayı seçen kişi bildiği, etüd ettiği yerlerini paylaşırken ne kadar rahatsa, hiç bilmediği sularına geçtiğinde ruhunda, tüm bebekliği ve saflığında, yeni görür, yeni bilir, yeni deneyimler haliyle korkmaz mı??

En bilmediği tarafını öğrenmeye çalışırken bazen hatalar yapmaz mı??

Hata mıdır tüm bunlar aslında kişinin kendini tanıması yolunda? Sorgulamaz mı??

Devamını Okuyun…

Yolumuz Aşka

Gecenin sessizliği anın gerçeği olduğunda, anın dinginliği hayatın aslı olduğunda, kendi zannettiğinin ötesinde asıl olan var olduğunda, var olmasına imkan sunulduğunda, hayat tüm anlamını, tüm var oluş sebeplerini, tüm asıl olanın zerafeti ve huzurunda sunuyor.. Sunmaktan keyif, olmaktan zevk alarak… Oluş sebebini her an akıtabilmenin mutluluğunda, ışıldayarak…

Asıl olan..Öz..

Gelirken dünyaya getirdiğimiz…

Sadece bizim olan, bizde olan, bizden var olmak ve akmak, akarken deneyimlemek ve deneyimletmek için bu bedende, sadece bizim olan o eşsiz ortalamada, dünyada asla başka bir insana sunulmamış o tek ve muazzam bedende yaşamak ve yaşatmak istiyor varlığını… Parmak izinin essizliği gibi mürekkebe bulandığında ve kağıda basıldığında görünür olan, bu hayata bulanmak ve hayat izini o koca resmin içine basmak istiyor.. O olmazsa, bedeninden ayrılmadan kendini sermezse var oluşuyla tüm yaşanmışlıklarının , o resmin asla tamamlanmayacağını bilen tarafıyla…

Devamını Okuyun…

Şebelek Suratlar Deniyormuş Mutlu İnsanlara…

dahlia-4902421_960_720Mutlu olmak için herşeyi yaptığımızı söylerken, bazen mutluluklara dönüveriyoruz sırtımızı ve görmeyi reddediyoruz sanki mutluluklarımızı…

Kötü hissettiren tüm olayların ardından saatlerce gidebilecekken, mutlu eden herşeyi zaten olması gereken gibi görüveriyoruz sanki… Yaşarken değil de, kaybedince farkında vardığımız yaşantılar bütünü gibi dikiliveriyorlar sanki önümüze…

Elele dergisi bir kitapçık hazırlamış: mutlu olmak için ne çok sebebimiz var, acaba bunlar neler diye…

Bunlar da benden dökülenler…

Devamını Okuyun…

Her Birey Evreni Oluşturuyorsa Anda?

En çok karşılaştırılan, en çok karıştırılan, uygulamada en çok zorlanılan şey sanki: Özü bilmek, özü görmek, özü sevmek – kimliği görmek  ve bu ikisi arasında hayatın içinde bütünlüğünü koruyarak ilişkileri yönetebilmek…

 Öz muhteşemdir…

Öz kim olduğunu bilendir…

Öz en yüksek olasılığının farkındadır…

Öz bütünü bilir, birlik ve bütünlük arasındaki çizgisizliği görür…

Özün şifalanmaya ihtiyacı yoktur…

Öz, herkesin adı üstünde ,özündedir…

Hiç bitmeyen bir çağlayan gibidir:sürekli taze, sürekli kaynağın temizliğindedir…

Öz eşsizdir..

Öz naiftir… Sevgide ve sevgidendir…

Öz var oluşun mükemmel ağının hücre taşıdır…

Öz varlıktır.. Gerçektir.. Tek gerçekliğe mercektir…

Öz herşeydir;herşey olduğunun bilinciyle,yargısızca büyüyerek genişleyen…

Ve bu bütünlüğünde beden üzerinden akmaya izin verdiğinde her var oluşunu kabullenen ve davranışlarını korkusuzca seçebilendir..

Tüm bu bilişi ve oluşu yüzünden öz güçlüdür…

Evet Korkusuzdur… Evet Yargısızdır.. Ama asla şuursuz değildir…

Sonra bazen ite kaka, döve parçalaya…

Bazen seve okşaya…Sarıp sarmalamayla…

Özün üzerine tabaka tabaka yerleşmeye başlar hayat…

Devamını Okuyun…

Başlı Başına Bir Dünyadır Aşk…

 

Şems’in 40 Altın kuralı geçmişken elime… Paylaşmadan duramadım…

En çok sevdiğim mi hangisi?

”Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.

Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma!

Ayrımlar ayrımları doğurur.

AŞK’ın ise hiç bir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.

Başlı başına bir dünyadır aşk.

Ya tam ortasındasındır merkezinde, ya da dışındasındır hasretinde.”

Devamını Okuyun…

« Yeni Yazılar
Visit Us On FacebookVisit Us On Pinterest