Ne Yapacağız Şimdi?
İnsanlar mutluyken ne yapacağını bilmiyor sanki… Ve en büyük çatışma mutluluk anını korumaya dair yaşanıyor.
Bir düşünsenize; hastayken ne yapacağınızı biliyorsunuz; mızmızlanırsınız, söylenirsiniz, şımarırsınız, lanetlik yaparsınız, ağlarsınız, gelene gidene ‘en önemli şey hayatta sağlık’ söylemleri verirsiniz… Herneyse…
İşinizden atıldığınızda, sevgilinizden ayrıldığınızda, kocanız- karınız sizi aldattığında, yakın bir arkadaşınızla atıştığınızda, kaza yaptığınızda, evi su bastığında, sınavı veremediğinizde… Hep ne yapacağınızı bilirsiniz… Bir sonraki adım kafada hep beliriyordur eminin bunları okurken bile. O muhteşem zihnimizin bunlar için belirlenmiş bir dünya senaryoları vardır.
Zihin okuduğu haberler, seyrettiği filmlerde gördüğü her felakette çocukluktan beri bize öğretilen şeyi yapmaya başlar;’ Kendini onun yerine koy, sen olsaydın ne yapardın?’’ Hemen olayın kahramanı kendisi olur ve adım adım felaketin içinden geçmeye başlar. Şaka gibi değil mi? Zihin bunu o kadar çok yapar ki artık felaketler kişinin ‘Güvenlik Alanı’ olmaya başlar.
Ama… Muhteşem bir işiniz var… Muhteşem bir eşiniz var… Her şey çok yolunda gidiyor… Para sorunu asla yok. Çocuklar derslerinde çok başarılı. Her gün daha çok aşık olduğunuz, tutkunuzun her gün daha da sizi sardığı sevgilinizle belirli aralıklarla dünyadan uzaklaşıp baş başa tatile gidiyorsunuz. Sağlık? Tabi ki muazzam…
Yukarda yazdıklarımı okurken bu sefer bedeninizin kasıldığına ve ‘ olur mu canım öyle şey ?’ dediğinize bahse girerim. Mutluluk senaryolarıyla büyütülmedi bir çoğumuz. Her şeyin bir arada olabileceğine inandırılmadık… Bunun gerçek olabileceğine zihin okurken bile inanmıyorsa bunu nasıl hayatınızın gerçeği olarak yaşayabilirsiniz ki?
Bünyenin çok bilmediği bir şey mutluluk… Onunla ne yapacağını bilemiyor, mutlu olduğu zaman bir sonraki adımı bilmiyor, planı yok. O yüzden her seferinde alışık olduğu şeyi yapmak istiyor; hemen karşınıza sizi sinir edecek, keyfinizi bozan bir şey çıkartıyor… Hoooopppp… Oh be… Yine kendimi berbat hissediyorum, sırayla başlayalım şimdi; önce etrafa bağırılacak, sonra Ayşen aranacak, sonra çocuklara fırça atılacak…
Sizden bir şey isteyeceğim bugün…
Zihninizde mutluluk senaryoları kurun. Hayalinizdeki adamla – kadınla karşılaştığınızda bir sonraki adımınız ne olacak, sonra ne olacak, sonra???
Hayalinizdeki işte çalışırken görün kendinizi, genişletin hayalinizi, hep bir sonraki adıma…
Hep kazancınız giderinizden fazla olsun…
Olası gerçeklikler içinde sürekli mutlulukla yürüdüğünüz ve kendinizi net içinde gördüğünüz hayaller.Bir sonraki adımınızın ne olduğunu bildiğiniz mutluluk senaryoları görün, yaşayın, hissedin.
Bunda bile zihnin nasıl araya felaket tıkmaya çalıştığını göreceksiniz. Takılmayın. Ondan bu seferlik izi isteyin. Bir süre sonra o da alışacaktır nasıl olsa.
Bir deneyin…
İsterseniz…
Ve bunu hayatınızın bir parçasına dönüştürün… Düzenli… Her gün… Olanlara ‘İnanamıyorum’ demeyin peşinden.-))) ‘İnanın’…
Banu
Ocak 2010
Yorumlarınızı bizimle paylaşmak ister misiniz?