Taklit
Yolculuğunuz taklit etmeye odaklı değil, kendinizi bulmaya odaklı olmalıdır.
Yani olmasa da olur da.-))
Ama hiçbir taklit aslı kadar yaratıcı, aslı kadar etkileyici, aslı kadar güzel olamaz.
Asıl olan kendini bilir, özünü bilir, rüzgârla dans etmeyi, ateşle oynamayı, toprağa karışmayı bilir. Her seferinde kendi bilincinde ve eğlencesinde istediği gibi yön değiştirir. Büyüleyiciliği içindedir, dışarı yansıyanlar tamamen küçücük parçacıkları…
Taklit edilenin umurunda değildir durum. Sevinmez, üzülmez, kibirlenmez… O işine bakar. Bundan sonra ne yaratacağıyla ilgilidir. O Bilir, her bir taklit özü reddediştir.
Hepimiz kocaman bir bütünün eşsiz parçacıklarıyız.
Başka bir insanın büyüsüne kapılmak hoş.
Başka bir insanın yaptıklarını beğenmek hoş.
Başka bir insanı olduğu şekliyle takdir etmek hoş.
Ama kendi ışığına yolculuk yapmak esastır yolculukta.
Kendi ışığını her gün daha çok parlatmaya çalışmak.
Kendi gücüne doğru her gün fazladan bir adım atmak.
Kendini olduğun gibi tanımak ve sevmek esasında.
Olduğuna sahip çıkmak ve hiç kimseyi umursamadan ‘ Ben Buyum’ diye çılgınca kahkaha atarak dans edebilmek sokaklarda.
Başkasını seven insanın işi değildir taklit… Kendini sevmeyen insanın işidir.
Başkasını onurlandırmak değildir taklit… Kendini değersiz görmektir.
Senin olmayan her hazineyi seninmiş gibi sunmaya çalışmak sahtekârlıktır özünde… En ufak bir tırnak darbesinde sırrı dökülüverir, yumurta kabuğu görünüverir içinde.
Zaman kaybı istiyorsan seyahatinde, önerilir belki… Ama…
Kıyamam ben yine de, söylemeden edemem…Sen sen ol derim her nefesinde…
Ocak 2010
Yorumlarınızı bizimle paylaşmak ister misiniz?