milky-way-1023340_960_720

Yukarıda Dalga Gecen Birileri mi Var?

Seneler önceydi… Çok sıkıldığım, çok sıkıştığım bir dönemdi… Hayatımın yapıtaşı gibi gözükenlerini çıkarıp yerine istediklerimi, hayal ettiklerimi, onlar olmadan yaşayamayacağımı düşündüklerimi, düşündüğüm zaman bile kalbimi yerinden çıkaracak gibi gümbürdetenleri koymak için çaba veriyordum… Tabi tam bu arada eski düşüyor, artık bana hizmet etmeyecekler hayatımdan çıkıyor, hizmet edecekler de gelene kadar ki arada beyin sadece olumsuzlukları düşünmeye çalışıyordu. Canım benim…-)Parasızdım yani… İşsizdim… Gelen gidene yetmiyordu, eski ceplere dalıyordum lazım olur diye diktiğim.-))

Hani evden taşınırken varlık içinde bir yokluk çeker insan; her şeyi vardır ama paketlerdedir, neyin nerede olduğunu bile bilmiyordur, bilse de altı üstü doludur ulaşamıyordur… Onun gibiydi hissim… ‘’Her şeyim var, ama… Tam şu an, işimi değiştirmeye karar verdiğim şu an, onu değiştirmek istediğim için oradan iş gelmiyor, daha değiştiriyor olduğum için buradan iş gelmiyor… Biraz daha çalışmazsam delireceğim’’ Beynim böyle dönerken içimden dedim ki kendi kendime; ‘’Yıllarca popom yer görmeden çalışsam bile ağzımı açıp tek bir laf etmeyeceğim, asla söylenmeyeceğim, yeter ki çalışayım, çalışırken var oluyorum ben, lütfen böyle oturmayayım…’’

Her şey ondan sonra başladı…-)) Senelerdir, günde en az 12 saat çalışarak geçti günüm. Sözümü tutmaya özen gösterdim, çalıştığım saatlerden asla şikâyet etmemeye dikkat ettim, illa bir yorgunluktan bahsedeceksem bunu hep ev işlerine, sokak işlerine, vs ye bindirdim… Ama birkaç ay önce yine ağzımdan çıkanı kulağım duyduğunda ne yalan söyleyeyim, bir eyvah’ dedim;

’’Söyle ayaklarımı uzatıp günlerce yatmak, kimin ne yaptığını ve nasıl yaptığını düşünmemek, sırtım yerden kalkmadan, öylece rahat rahat yatmak istiyorum.’’

Yaaaa….

Nasıl rahatım şimdi bir bilseniz…

Annem her an başımda, gözümün içine bakıyor. Yardımcım ne gerekiyorsa gün içinde benim koşturamadığım onların peşinden koşturuyor. Ben mi?? Ben de sadece yatıyorum, yatıyorum, yatıyorum… Öyyle..Ayaklarımı uzatmışım; oldukça şiş ve bolca dikişli halleriyle… Kim ne yapıyor düşünemiyorum evet verdikleri ilacın şiddetiyle… Bir seneye üç ameliyat sığdırmayı becermeme gülüyorum sadece yattığım yerde istediğimin olmasını seyretmenin komedisiyle….

Yine geçen gün bir öğrencim geldi ; ‘’ben ‘’ dedi ‘’bir ev, bir de araba istiyorum.’’

Peki… ‘’Bu kadar mı, bu mudur ?’’ diye sordum… Cevap hala aynı… Peki…

Birkaç hafta sonra geldi; suratında garip bir gülümseme; ‘’Ben hani bir ev bir araba istiyordum ya, oldu!! Geçen ay bir arkadaşım iflasını açıklamadan önce evini ve arabasını benim üzerime geçirdi, şimdi benim üzerimde gözüken hem bir evim, hem de bir arabam var… Ama bu durumda bir terslik yok mu??’’

Başka bir öğrencim geldi; ‘’ Banka hesabımda bu kadar para görmek istiyorum… Bunca yıllık çalışmadan sonra bunu hak ettim, vs,vs….-))

Yine geldi birkaç hafta sonra; suratında diğer öğrenciminkine benzer bir bakışla;’’ Banu, hesap defterime bakmak ister misin? Tam ama tam söylediğimiz rakam… Gördüm… Bir arkadaşımın yurt dışında hesabı olmadığı için benim hesabımda bekletiyor… Ama… Meraktayım, yukarıda birileri var da bizimle dalga mı geçiyorlar ?’’

……………………………..

Siz kendi içinizde temizliklerinizi yaptığınızda enerji akışınız hızlanmaya ve kolaylaşmaya başlar.

Temizlik nedir? Sizin enerjinizde blokaj yaratan duygusal travmalar olabilir, düşük titreşimli düşünce kalıplarıyla geçirdiğiniz uzun zamanlar olabilir, bedeninizde ki fiziksel hastalıklar ve yanlış beslenme sebebiyle oluşmuş engeller olabilir… Siz tüm bunlarla ilgilenip onları sisteminizden temizledikçe enerji seviyeniz yükselmeye başlar…

Bunu internet bağlantı hızıyla anlatmaya çalışmıştım daha önce de sanırım. Bağlantı hızınız ne kadar iyiyse açtığınız sayfayı ekranda o kadar hızlı görürsünüz ya tüm canlılığıyla… Aynı şey gerçek hayat denen bu gerçeklik için de geçerlidir; bağlantı hızınız ne kadar iyiyse istediklerinizi hayatınızda o kadar hızlı görmeye başlarsınız…

Herkes arama çubuğuna ne yazdıysa onu görecektir ekranında… Ama bazen internet hızı o kadar yavaştır ki ekran açılana kadar ne yazdığınızı unutursunuz… Onun gibidir bazı insanların hayatları; o kadar tortulu zihinde, bedende ve duygusal alanda yaşarlar ki bataklık kıvamında ‘’hayatımdaki tüm bu berbatlıkları ben yaratmış olamam’’ deyip suçlayacak birini aramaya başlarlar ki bu onları bir de kurban durumuna soktuğundan daha da güçsüz kılar…

……..

Diyeceğim odur ki;

Çok ilginç zamanlardan geçiyoruz….

Aynı internetin hayatımıza getirdiği kolaylık gibi, her şeye kolay erişebilir olduğumuz gibi, bizde internet yoksa bile odada otururken bağlanacak en az on bağlantı noktası bulduğumuz gibi…

Bilgiye ulaşmanın, hayata geçirmenin, gözümüzün önünde istediklerimizi görür olmanın, arzu ettiklerimizi yaşayabilir olmanın çok kolay olduğu zamanlar.

Ama oluşumun olumlu ya da olumsuz algısı yoktur. O sadece sizin titreşiminizi alır ve o titreşime uygun her şeyi size sunmaya başlar. Asansörden o katta inmişsiniz gibi hep o katın görüntüleriyle, hisleriyle, insanlarıyla, zenginliğiyle yüz yüze gelirsiniz… Hastalıktan bahsediyorsanız etrafınız hastalıklarla, yokluktan bahsediyorsanız etrafınız yoklukla, anlayışsızlık-kavga –sevgisizlikten bahsediyorsanız etrafınız onlarla dolmaya başlar… Hissettiğiniz anda çünkü ineceğiniz katın düğmesine basmışsınız gibidir; yaşasın yani…-)

O sebeple dikkat etmek lazım..Neye mi?

*Ağzımızdan çıkan sözlere,

*Kalbimizden çıkan isteklerimize,

*Tüm seyrettiklerimiz, dinlediklerimiz ve konuştuklarımıza,

* Beraber olduğumuz ve günü paylaştığımız insanlara,

*Zihinsel, bedensel ve duygusal temizliklerimize,

*Okuduklarımıza ve de tabi ki…

Ayrıca… Oldu da istemediğiniz bir şey yarattınız, hayatınıza çektiniz, söylenmek ve kendinizi kötü hissetmek yerine durumla lütfen dalga geçmeyi seçin… Bu kadar yaratıcı olduğunuz için, aslında her şey bu kadar komik ve kolay olduğu için, bunu yarattıysanız bir kez daha yaratabileceğiniz için…

 

Eylül 2011