Sevgi Çimentosu
İnsan genel olarak beş ana kolon üzerinde ayakta duran bir yapı gibidir… Bu kolonlar ne kadar sağlam olursa o kadar sağlam olur hayatta; olan depremlerden , sarsıntılardan o kadar etkilenmez… O kadar huzurlu ve güvende devam eder hayatına….
Eşit ağırlık dağılımı olmalı bu kolonlara…. Yoksa birinden biri erken yıpranır… Ağırlık altında çöker… Çöktüğü zaman sarsar insanı… Yapılandırma sürecinde tekrar yorar… Baştan ağırlıkları dengede dağıtmak en mantıklısıdır ileriye yatırım amacıyla. Olası zorlukları baştan yapılandırmak ve sonrasında rahat etmek adına.
İlki bu kolonların içinde yaşadığımız evdir; içine girdiğinde ‘’Ohh evime geldim’’ hissi hakim olmalıdır kişinin hayatında.. ‘Evime geldim, ruhumu rahatça özgür bıraktığım yere, hiç birşey düşünmeden kendim olacağım yere…. Kimseye bir şey anlatmak zorunda olmadığım, kendimi özgürce ifade ettiğim, içinde barındırdığı her maddesinin beni huzurla sarmaladığı ve beni ifade ettiği, beni temsil ettiği, beni yansıttığı …. Yuvamdayım, seviyorum ve seviliyorum, huzurdayım ve güvendeyim, neysem oyum ve bununla mutluyum hissi vardır bu alan olması gerektiği şekilde inşa edildiğinde, yapılandırıldığında…
İkinci kolonda kendimizle ilişkimiz vardır; kendimi seviyorum, kendimi olduğum gibi kabul ediyorum, kendimi her gün besliyorum, tüm ihtiyaçlarımı karşılıyorum, daha huzurlu ve mutlu olmak için hergün elimden gelenin yüzde yüzünü yapıyorum, bedenime sahip çıkıyorum ve ona gereken ilgiyi ve sevgiyi gösteriyorum… Elimden gelen en iyi şekilde besleniyorum ; zihinsel-bedensel ve duygusal tüm ihtiyaçlarımı elimden gelen en iyi şekilde karşılamak için günümü dolduruyorum… Benden bu dünyada bir tane daha olmadığını biliyorum ve en yüksek potansiyelimi hayata taşımanın sorumluluğunu keyifle ve mutlulukla hayatımda alıyorum diyen bireylerin bu alanı tüm gücüyle ayaktadır…
Yaratıcı, üretici kısmımız vardır devamında… İşimiz, Var olanı maddi imkanlara dönüştürdüğümüz alan; ’’işimi seviyorum, her gün işe gittiğim için, böyle bir işim olduğu için şükranla hayata başlıyorum’’ dediğimiz alan… ‘’Kendimi yüzde yüzümle ifade edebiliyorum, bunun karşılığını maddi ve manevi en iyi şekilde alıyorum ve bu konuda kendimi geliştirmekten keyif alıyorum… İşim, kendimi ortaya koyuş şeklim, sonuçlarını görür olmak beni her gün hem daha çok heyecanlandırıyor hem her gün daha da keyiflendiriyor’’ dediğimiz alan…. Kendimizi ifade ediş şeklimizle , çalıştığımız saatlerin dışındaki saatleri de maddi ve manevi olarak huzur içinde geçirmemizi sağlayan kolon bu… İçinde kendimizden, çalıştığımız insanlardan, çalışma şeklimizden, çalışırken içinde olduğumuz ortamdan ve üzerimize giydiğimiz kostümlerden mutlu olduğumuz kolon…
Başka bir sutun ; kendimizi ne kadar kadın, ne kadar erkek hissettiğimiz alan…. Kendi cinsiyetimizi, tercihlerimizi doya doya yaşayabildiğimiz yer; kendi cinsimizden hoşlanıyorsak bunu rahat rahat yaşadığımız, hangi cinsten hoşlanıyorsak bunu özgürce ifade edebildiğimiz yer. Kendimizi ne kadar kadın, ne kadar erkek hissediyoruz, zihinsel-bedensel-duygusal bu alanda ne kadar besleniyoruz, hoşlandığımız kişilerden ne kadar beslendiğimizi ve onları ne kadar beslediğimizi hissediyoruz?? Bedenimizle ve kendimizi onun üzerinden ifade edişimizle ne kadar barışık olduğumuz ve doyuma ulaştırır olmamız da bu kolonun sağlamlığını belirler….
Geriye kalan en temel kolon bunların dışında kendimiz ve duygusal alanda çekilme hissettiğimiz kişilerin dışında kalanlardır; temelde arkadaşlarımız, dostlarımız ve akrabalarımız…. Onların yanında ne kadar kendimiz olabiliyoruz? Ne kadar sevdiğimizi ve sevildiğimizi hissediyoruz? Ne kadar destek aldığımız duygusundayız? Destek vermek için sevgiyle ne kadar alan tanınıyoruz?Onların yanında ne kadar özgürüz, ne kadar olduğumuz gibi kabul ediliyoruz ? İstediğimiz kadar paylaşıp , ne kadar keyifle gülenebiliyoruz???
Hepsine ayrı ayrı yirmi puan üzerinden bir puan vermemiz gerekirse ????
Kaç kolonumuz ayakta bizim acaba??
En ufak bir rüzgarda neden sallandığımızın bir açıklaması olabilir mi bir de böyle bakar olmak?
‘’En ufak bir sarsıntıda yere yapışıyorum’’ demelerimize bier açıklık getirir mi?
Hangi kolonu bir an once sağlamlaştırmamız gerekitğini biraz da olsa belli eder mi ya da?
Dimdik ayakta durduğumuz bir hayat olsun bizimkisi…
Hayat nereden eserse essin, nereden sallarsa sallasın keyifle ve sevgiyle keyfimizin devam ettiği… Edemediği zamanlarda sevilenlerle sarmalandığı, hemen ve anında sağlamlaştırıldığı, desteğin gücünün ve büyüsünün hayatımızda var olduğu ve yaşanmaktan keyif alındığı bir hayat olsun….
Şubat 2012
Özden Öze Sadece
Yorumlarınızı bizimle paylaşmak ister misiniz?