Son Blog Yazıları / Page 8

Sensiz Olmaz … *65* Kutlama

cheers-204742_960_720

Kutlama

Bir süredir aklımda olanlar ve yapılırsa havalara uçulacaklar listesi vardı…

Ve ….. bir anda fark ettim ki, o bir süre önce yazığım yapılacaklar listemi bitirmişim…

Kendimi birden bire ‘ eeeee…?? Şimdi ne yapacağız?’’ derken buldum…

Hemen kendime yapılacak bir şeyler bulmalı, yeni hedefler oluşturmalı, yeni oluşumların arkasından koşmalı gibi hissetmeye başlamıştım… Hemen… Aman boş kalmayalım… Şimdi… Hadi… Çalışalım…’’

Sonra durdum. Kocaman bir nefes aldım.

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *64* Bir Dost Üzerinden Binlerce Dosta Mektup

heart-1364754_960_720

Bir Dost Üzerinden Binlerce Dosta Mektup

Canım…

Aynaya bakar gibi tekrar bak benim gözlerime ve öyle konuş benimle…

Dürüst müsün?

Baktığın gözlerle gördüğün gözler aynı mı sence?

Ben ben olmak için bütün cesaretimle durdum diyebilir misin?

Kendimi her gün yeni doğrularımla beslerken bu baktığım gözlere yenik düşmemeyi amaç edindim diye bir sözün var mı kendine?

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *63* Masumiyet Nedir Ki?

people-1839564_960_720

Masumıyet Nedir ki?

Kendinize iyi davranın.

‘ Gerçekten görmemiş olamazsın!’ dedi bir gün bir arkadaşım bana, ‘Bu kadının ne kadar kötü bir kadın olduğunu ve bunları yapabilme potansiyelinin zaten orada durduğunu gördüğünden eminim, ama nasıl görmezden geldin? Hepimiz nefesimizi tuttuk ve seni, ne yaptığını izledik. Ve ben senin bunu görmemiş olduğunu düşünmeden, ne düşünerek onu yakınına soktuğunu hep merak ettim.’

Dualite sistemi tam içimizde de çalışır.

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *62* Dosta Veda

faith-4880805_960_720

Dosta Veda…

‘Ben yokken de vardın, şimdi ben buradayım ve sen de varsın ve olurda bir gün gidersem, hayat beni başka bir yere savurursa içinde, yine var olacaksın… Hep sen gibi…’

Cevabımı çok net hatırlıyorum bu cümleye; ‘ Tabi ki vardım ve tabi ki olacağım. Ama senin yanında var olan ben seninle birlikte gidecek ve ben bir daha hiç kimsenin yanında O olamayacağım.’

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *60* Şu An

universe-1044106_960_720

 

Şu An

Sonuca odağınız olmadan yaşayabilir misiniz bir gününüzü?

Bunu yapmazsam beni sevmez, bunu söylersem benimle görüşmez, bunu yaparsam patronum kızar, oraya gidersem geri dönemem demeden? Ne istediğinizi bilerek, istediğinizin arkasında durarak, daha yaşamadan ortaya ne çıkacağını asla bilemez halinizle varsayımlarda bulunmadan sadece bir gün, hatta belki bir hafta yaşamayı becerebilir misiniz?

Her ayağa kalkmaya çalıştığınızda belki duydunuz ‘’Sen mi değiştireceksin dünyayı sözlerini?’’ Duymanız önemli değil, beteri inandınız. Yapamayan her insanın konuştuğu gibi, seçim anı geldiğinde hayatınızda yapamayan insanların ‘’ Sen de yapamazsın.’’ sözlerine mi uydunuz?

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *59* Kadın Olmak Yeter Mi Kadınları Anlamaya?

woman-3219507_960_720

Kadın Olmak Yeter mi Sanıyorsunuz Kadınları Anlamaya?

 Yine seneler önce Sevgililer Günü öncesi nedendir bilmem böyle bir yazı yazıp eklemişim kendi özel dosyama. Gün aklımda dolanırken acaba hala oralarda duruyor mudur diye bir göz atmak istedim.

Geçen seneler bu konudaki hislerimde biraz daha anlayışlı bir yana çekse de beni… Hala çok anlayabildiğimi söyleyemeyeceğim…

Burda seneler önceki Banu’nun yazısını paylaşıyorum sizinle,izninizle…

Sevgiyle,

2010

……………………………….

Kadınları anlamak için kadın olmanın yeterli olduğunu düşünüyorsanız, baştan yanılıyorsunuz demektir…

Senelerdir, erkekleri anlayamadığıma dair yakınır dururdum. Yani, varoluşun temelindeki birkaç molekül farklılığının algılarımızda yarattığı dehşet farklar tam bir muammaydı benim için…

Bu konuda uğraşlarım aslında yok değildi…

Onları anlayabilmek adına bir süre onlar gibi yaşamayı bile denedim..

Sabah yedide işe gittim, akşam onlara kadar çalıştım, evimin her işini başkalarına yaptırdım, erkekleri tamamen boş zamanlarda keyifli saatler geçirmek için yaratılmış varlıklar olarak gördüm ve öyle davrandım, uzun sohbetler yerine tamamen geyik kalabalıkların içine daldım…

Düşünüyorum da başka ne yaptım diye…Bulamıyorum..ama az çok yanlarına yaklaşmışım ki galiba bu kadarını hatırlar oldum.

Anlamama faydası oldu mu?

Valla ne yalan söyleyeyim, artık yavaş yavaş düşünme merkezlerine yakın olduğuma bile inanmıştım.

Saatlerce çalışmanın ardından sadece yaptığım iş önem kazanmıştı, evde oturanları yaşayan parazitler olarak hafiften aşağılayabiliyordum, evde olan her düzen, o dakikalarda artık benim düzenim olmasa bile, gereksizdi, herhangi birisi de hiçbir donanımı olmadan yapabilirdi ki önemsizdi… Zaten deliler gibi çalışıyordum, birisiyle berabersem çok dırdır etmemeli, ona ayırdığım inanılmaz önemli saatlerimle mutlu olmalı ve sadece beni hoş tutmalıydı…

Dır dır… Evet, dır dır…

Bu en nefret ettiğim laf olmasına karşın artık etrafımdaki insanlara bolca kullandığım bir söz olmuştu.

Uzun lafın kısası,olayın merkezine oldukça yaklaşmıştım…Nerdeyse çözüyordum onları…

Ta ki,bir dost toplantısında ,olayı askıya alma kararı alana kadar…

Bu içimde bir yara olarak bir süre daha kanamalıydı, çünkü anlamadığım daha vahim bir şey olduğunu fark ettim önceliği hak eden…

Ben kendi cinsimi de anlamıyordum.

Şimdi benim kazma olduğumu düşünebilirsiniz, müthiş anlayışsız bir salak ya da ne bileyim…

Ama yüzyıllık arkadaşlarımın oluşturduğu keyifli bir akşam yemeğinde kendimi onların arasında bir yaratık gibi hissediyordum.

Aylardan Ekim

Günlerden Cuma

Şubat ayına şurada ne kaldı derseniz, çok kaldı…

Ve bizimkiler ne konuşuyor?

Sevgililer Gününde ne yapacaklarını…

İnanamadım…

 

Önce şaka yapıyorlar dedim…

Bir kaç,kendimce çok komik, espri yaptım ki ortalık buuuuzzz..

İşte o zaman anladım ki çok ciddiler..

Eyvah dedim… Yine bir yabancılaşma süreci başlıyor…

Neler konuştular neler…

Nerde yemek yenecek, neler giyilecek, hangi çiçekler çaktırmadan ima edilip o gün eve yollattırılacak, hangi hediyeyi alacaklar ve aldırttırılacak… Nerede ve nasıl sevişilecek sabaha kadar…

Nası yaaaa??

Hayır, ben bu insanları tanımasam, ben bu insanların beraber oldukları adamları tanımasam, yanlışlıkla, bir peri masalının kahramanlarının sofrasına oturduğumu düşünebilirim, sohbet o kadar canlı ve inandırıcı…

Ama tanıyorum…

İşte orda tıkandım zaten, beynim orda makara gibi geri sarılıp, bir de sarılırken karışmaya başladı… Tanıyorum ama anlayamıyorum…

Offf..

Olmamalıydı şimdi bu… Tam çözmek üzereyken başka bir muammayı, böylesine bir kâbusun ortasına uyanmamalıydım…

Tekrar olayları kurgulamalar, kendim yaşama çalışmaları, empati geliştirme sanatı… Hayır yaaaa… Şimdi değil yani..

Ben doğduğumdan beri bu grubun bir üyesiyim diye hiç üstünde bile durmamıştım bunun… Ufak tefek ters gelen şeyler vardı ama bunu da kişisel farklılığıma vermiştim. Ama şimdi, arkadaşım dediğim tümün yanındaki bu karmaşamın kesin üstüne gidilmesi gerekiyordu… Off yaaa…

Sonra bir düşündüm…

Olay sadece sevgililer günüyse?

Belki bunu es geçebilirdim…

Yani senelerin güvenilirliğiyle, sadece söylendikleri eşlerinden, sevgililerinden, boyfriendlerinden, her neyse işte, bir gecelik prensler yaratma isteğiyse, belki hoş görülüp, üstünde durulmayabilirdi…

Belki ben, beyaz atlı prenslere inancın aşılandığı kitaplarla büyütülmemiştim. O yüzden böyleydim…

Evet, iyi gidiyorum, tam bu karmaşayı irdelemeden beynimde sonlandıracağım diye sevinirken… Olmadı tabi… O üstünde hiç durmadığım senelerdir, ama garip gelen her şey beynimde maddeler halinde belirmeye başladı…

Nasıl da iştahla yemeklerini yiyip, nasıl da mutlu mutlu, aslında asla mutlu olmayacak bir gecenin hayalini anlatıyorlardı… Belki o gece yüksek beklentilerin gerçekle alakasızlığından çok mutsuz geçecek ama o an nasılda parlıyordu hepsinin gözleri ışıl ışıl… Evet, şu an fark ediyorum belki, aylar öncesinden yaşanmaya başlayan yalan bir mutluluk, sonu mutsuzluk, ama mutluydular işte…

Ben naaapıyorum??Niye ben böyleyim yaaa…..

Geliyorlar,hala geçiyorlar beynimden ,durmuyorlardı işte..

Ben o zaman da anlamamıştım zaten diyorum, bir dünya şeyin beynimde dans etmesini sessizce izlemeye başlıyorum…

Anlamamıştım…

Neden bir insanın aniden sevgilisiyle geçireceği üç piyango saat çıkar ortaya ve bunun iki saatini kuaförde geçirir…

Nasıl olurda kadınlıklarını her seferinde bir silah olarak kullanmayı becerirler ve cinsel arzu paylaşımlarını istediklerini almak için bir araca dönüştürebilirler,

Nasıl olurda annelerin melek olduğundan, anne olmanın ulvi hislerinden bahsederken çocuklarını yeri gelir, kendi kızgınlıkları ve menfaatleri adına diğer ebeveyinden ayrı tutabilirler…

Nasıl olurda sadece kendileri için süslendiklerini söylerler sürekli…

Nasıl olurda gençken yaşlıyı, yaşlıyken genci, evliyken dulu, dulken boşanmışı sürekli ve acımasızca eleştirirler ve anlamak için en ufak bir çaba göstermezler.

Nasıl olur da aşk diye arkasına saklandıkları aslen güvensizliklerini başka bir aşk ortaya çıktığında, öldüresiye yerden yere vurabilirler…

Nasıl olurda diğer hemcinslerini para için bedenlerini satmakla suçlarken, ne olduğu belirsiz bir yaşamda, kendi bedenlerini belki de artık hiç ama hiç sevmedikleri kocalarına sunarlar.

Nasıl olur da kendi özgür iradeleriyle yaşadıkları her süreçten sonra, bazen ana-babasının, bazen çocuğunun, bazen eşinin karşısına çıkıp, saatler süren ‘Ben senin için saçımı süpürge ettim’’ edebiyatını, sanki hiç yazılmamış gibi baştan yazabilirler…

Nasıl olur da………………

 

Yok………..

Liste gittikçe gidiyordu kafamda, beynimde sürekli başka bir olay canlanıyordu başka soru işaretleri bırakarak peşinde…

Acı gerçek şu ki ben kendi hemcinslerimi de asla anlamamışım ama sayın erkeklerin büyüsüne kapılıp, önce onları çözmeye çalışmışım…

Kadın olmanın kadınları anlamaya yeteceğini sanmışım.

Gerçek şu ki çok yanılmışım…

Ama hiç yoktan o sofrada o an anlamadığım bir dünya arkadaşımın arasında, sevmek için anlamanın çok da gerekli olmadığını keşfettim…

Ve beynim bundan da yeni parantezler açmadan sevginin sıcağına sarınıp hemen kadehimi tazeledim…

 

Ekim 2003

 

Sensiz Olmaz… *57* Açlar Sofrası

heart-700141_960_720

Açlar Sofrası

Bu yazıyı yazdıktan hemen sonraydı. Okuyan bir arkadaşımdan şöyle bir yorum gelmişti;’’ Bilmiyorsun, yaşamadın. Çok aşıktım. Anlamadın.’’

Haklıydı. Bilmediğim bir şey hakkında konuşma, fikrimi beyan etme ukalalığını göstermiştim.

Çok zaman geçmedi. Denedim. Deneyimledim.

Hala aynı histeyim. O yüzden paylaşmakta bir sakınca görmedim..-2010

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *56* Suçlu Tabi ki O

composing-2925179_960_720

 

Suçlu Tabi ki O

İkili ilişkide siz nasıl hissediyorsanız karşınızdaki insanda muhtemelen öyle hissediyordur desem?

‘’Canım yine ne diyorsun?’’ der misiniz?

Hep aynı şeyi söylediğimi biliyorum ama bu koca dünyada, bu kadar kalabalık insan topluluğunda parmak izi aynı olan iki kişi yok. Biz birbirimizden farklıyız. Ama… Nedense bu farklılıkları işimize geldiği yerlerde kabul ediyoruz.

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *50* Büyülü Anlar

IMG_3508

Büyülü Anlar

Hayatımın en büyülü anlarından biriydi…

Bir seminer zamanı, dostlarla çevrelenmiş muhteşem bir gün ve muhteşem bir gecenin ardından oda arkadaşımla odamızın yolunu bulmuştuk… Yol bembeyazdı, çılgın bir tipi vardı dışarıda… Saat sanırım gecenin ikisi… Odaya giden yol boyunca kahkahalarımızla kaç kişiyi uyandırdık bilmiyorum, ama rüzgâr o kadar güçlüydü ki iki adım ileri gidebiliyorsak bir adım geri düşüyorduk…

Sonunda odaya vardık…

Odaya gelir gelmez ben kendimi banyoya attım…

Devamını Okuyun…

Sensiz Olmaz… *49* Ben ve Ben

IMG_9408

Ben ve Ben

Bizim kendi üzerimizde çalışmalarımız bir hoş olur; telefonlar kapanır, dünyayla bağlantı kesilir, içe dönüş kesinleşir ve öylece akan bir kaç günün sonunda tekrar dış dünyaya dönülür…

İşte o seyahatlerden birinden sonra yazmışım bunu…Günün belirli saatlerinde bunu her güne taşımak dileğimle…

Devamını Okuyun…

« Yeni Yazılar Eski Yazılar »
Visit Us On FacebookVisit Us On Pinterest